Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST), Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi’nin 30’uncu yılında Türkiye’de bulunan cezaevlerinde çocuk mahpusların durumuyla ilgili ‘Türkiye’de Çocuk Mahpus Olmak’ adlı bir rapor hazırladı. CİSST Hapiste Çocuk Ağı Temsilcisi Cansu Şekerci’nin hazırladığı raporda, mahpus çocukların eğitim, entegrasyon, cezaevi içerisinde gördükleri ayrımcılık ve avukat eksikliği gibi birçok konudan mahrum bırakıldıklarına yer verildi. Şekerci, Adalet Bakanlığı’nın yetişkin cezaevlerinde kaç çocuğun tutulduğu bilgisini paylaşmadıklarını söyleyerek, “Biz dernek olarak, ‘Türkiye’de kaç mahpus çocuk var, bunlar hangi kurumlarda tutuluyor?’ sorularını sorduğumuzda ‘bu iç işleyiştir, size bilgi veremeyiz’ diyorlar” dedi.

‘ÇOCUKLARIN TEK BAŞLARINA KALMAMALARI GEREKİYOR’

Şu an Türkiye cezaevlerinde yaklaşık 3 bin çocuk mahpus tutuluyor. Ancak  ‘Türkiye’de Çocuk Mahpus Olmak’ raporunda bu çocukların çocuğunun yetişkinlerle birlikte aynı koğuşlarda kaldığı belirtiliyor. Şekerci, “Adalet sistemindeki düzenlemelere göre de çocukların, çocuk hapishanelerinde tutulmaları gerekiyor” diyerek şu bilgileri verdi: “7 tane kapalı çocuk infaz koruma kurumu var 4 tane de eğitim evleri denilen, hüküm alan çocukların bulunduğu infaz kurumları var ‘fakat kapasite yetmediği’ için çocuklar yetişkin hapishanelerinin yetişkin koğuşlarında kalabilirler’ deniliyor. Çocukların yetişkinlerle kalmalarından kaynaklı yaşadıkları çeşitli sıkıntılar var. Örneğin çocukların kaldıkları yetişkin hapishanelerinde genelde tek bir çocuk koğuşu oluyor. Bu çocuklar aralarında bir problem yaşadıklarında, normalde çocuk hapishanelerinde kaldıklarında tedbir amaçlı olarak başka koğuşa alınırlar, fakat yetişkinlerde başka koğuş olmadığı için tek kişilik hücrelerde ya da odalarda tutuluyorlar. Bu durum çocukların psikolojini bozuyor. Çocukların tek başına tutulmamaları gerekiyor. Çocukların tutulma şartlarında bir de çocuklara kulak vermek gerekiyor. Örneğin, çocuğun ailesi Van’da yaşıyor ama kendisi Diyarbakır’da tutuluyor ve ailesine daha yakın olmak istiyor. Çocuğun ailesine erişimi ve kendine özgü kurumlarda tutulması ikileminde devlerin çocuğun üstün yararını gözeten bir çözüm oluşturduğuna da rastlamıyoruz.”

Adalet Bakanlığı’nın kaç çocuğun, hangi cezaevinde kaldığına ilişkin verileri paylaşmadığını söyleyen Şekerci şöyle devam etti: “Biz dernek olarak, ‘Türkiye’de kaç mahpus çocuk var, bunlar hangi kurumlarda tutuluyor?’ sorularını sorduğumuzda ‘bu iç işleyiştir, size bilgi veremeyiz’ diyorlar. Bu durum bilgi edinme kanununa uygun olsa da amaçla bağlantılı olmadığını düşünüyoruz, öte yandan kamuoyunu ilgilendiren bu kadar temel bir bilginin verilmesinden imtina edilmesi şeffaf devlete ters düşen bir uygulama haline geliyor.”

HAPİS CEZALARI EĞİTİM HAKKINI ENGELLİYOR

Raporda, Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 28’nci Maddesi’nde yer alan fırsat eşitliği ve eğitim hakkı Türkiye’deki mahpus çocuklara uygulanmadığı bilgisi yer aldı. Ayrıca raporda cezaevindeki çocukların eğitim hakkının da ihlal edildiğinin altı çizildi: “Çocuk ve gençlik kapalı ceza infaz kurumlarındaki tutuklu çocuklar, üzerlerine atılı suç henüz mahkeme kararıyla tespit edilmemiş olsa dahi -masumiyet karinesi göz ardı edilerek- hapsedilmenin ağır koşullarıyla karşılaşmakta, örgün öğretimlerini bırakmak zorunda kalmaktadır. Yargılama sürelerinin uzunluğu ve tutuklamanın sıklıkla başvurulan bir yol olması dikkate alındığında hapis cezalarının eğitim hakkını doğrudan engellediğini söylemek yerinde olacaktır. Çocukların hüküm aldıktan sonra geçtikleri eğitimevlerinde örgün öğretime dahil olmaları mümkün olsa da pek çok çocuğun açık öğretime yazıldığı ya da açık öğretimi de tercih etmediği görülmektedir.  Belirli suç tipleriyle ilişkilendirilerek özgürlüğünden yoksun bırakılan çocukların OHAL döneminde OHAL KHK’ler vasıtasıyla sınava giriş haklarının engellenmesi, çocuklar için eğitim hakkının açık ihlali olmasının yanında ayrımcılık yasağının da ihlali anlamına gelmektedir. Özellikle açıktan okuyan çocukların kurum içinde eğitimlerine destek verebilecek herhangi bir kurs bulunmamaktadır. Öğretime dair yalnızca okuma yazma kursları verilmektedir.”

ÇOCUKLAR KENDİLERİNE OLAN SAYGINLIĞINI KAYBEDİYOR

Cezaevlerinde çocukların infaz koruma memurları tarafından maruz kaldıkları ayrımcı tutum ve şiddet de raporda geniş bir şekilde ifade edildi: “Çocukların kapatılmanın tetiklediği şiddet eğiliminden dolayı yaşanan akran zorbalıkları, insan kişiliğinin özünde bulunan saygınlığın gereği olmaktan çok uzaktır. Bu tutum ve eylemler, hapishanelerde sıklıkla karşılaşılan çocukların kendilerine zarar verme davranışlarını tetiklemektedir. Ayrıca çocukların hücre cezası yasak olmasına rağmen uzun süreler tek başlarına hücre tipi ortamlarda tutulmaları, haklarında uygulanan disiplin cezalarına dair gerekli bilgiye ve itiraz hakkına erişememeleri, yeterli ve düzenli psiko sosyal desteğe erişememeleri sahip oldukları saygınlık ve gereksinimlerle bağdaşmamaktadır.”

MAHPUS ÇOCUKLARIN YARISI YETİŞKİN HAPİSHANELERİNDE

Şekerci, çocukların çocuk hapishanelerinde tutulması gerekiyor olsa bile hapishanelerdeki kapasitelerin sınırlı olmasından kaynaklı çocuk mahpusların yarısının yetişkin hapishanesinde kaldıklarını belirtiyor raporunda. Yetişkin hapishanelerinde kalan çocukların hangi hapishanelerde kaldıklarına dair Adalet Bakanlığı’ndan verilerin paylaşılmadığına raporunda dikkat çeken Şekerci, hak ihlallerinin bu doğrultuda arttığını söylüyor. Devamında ise şu sözler yer alıyor: “Yetişkin hapishanelerinin yetişkinlere özgü infaz sistemiyle işlemesi, çocuk gelişimine dair gerekli bilgiye sahip olmayan hapishane idarelerinin çocuğun üstün yararını gözetmekteki sınırlılıkları, yetişkin hapishanelerinde çoğunlukla bir tek çocuk koğuşu olmasından dolayı koğuşta yaşanan bir problemde çocuklardan en azından birinin tek başına tutulmayla karşılaşması, hapishanelerde sınırlı gerçekleşen etkinliklere nüfusça daha kalabalık olan yetişkin koğuşlarının çıkarılması ve çocuklara uygun etkinliklerin yapılmıyor olması, yetişkin hapishanelerinde tutulan çocukların karşılaştığı sorunlardan bazılarıdır. Özellikle kız çocuklarının hemen hepsinin yetişkin hapishanelerinde kaldığı dikkate alındığında gelişimlerine uygun tutulma şartlarına erişememeleri, kız çocukları öznelinde genel bir kanı haline gelmektedir.”

AVUKAT ERİŞİMİ OLMAYAN ÇOCUKLAR VAR…

Raporun başlıca unsurlarından olan çocuk mahpusların avukat görüşlerinin sağlanmaması. Mahpus çocukların yargılandıkları şehirlerden başka şehirlere tutulmaları, avukat görüşmelerinin engellendiği de raporun öne çıkan kısımlarından: “İmkan dahilinde olsa da avukatların çocuklara erişememeleridir. Özellikle CMK kapsamında görevlendirilen avukatlarda karşılaşılan bir sorun olarak kimi çocuk, kendilerine atanan avukattan dahi haberdar değilken kimi çocuk avukatını hiç görmediğini aktarmakta. Aktarımlar arasında temyiz dilekçesi gibi yargılamayı derinden etkileyecek dilekçeyi, avukatından haberdar olmamasından dolayı hapishanedeki infaz koruma memuruna yazdırdığını dile getiren çocuklar da vardır. Bu durumda avukatının desteğini göremeyen çocuk, üçüncü kişilerin yardımına muhtaç olduğunu düşündüğünden manipülasyonlara da açık hale gelmektedir.”

“Çocuklar hakkında hücreye koyma disiplin cezasının uygulanması yasak olsa da çocuk hapishanelerinde çocukların tek başlarına tutulduğu, gün ışığı almayan süngerli odaların olduğu bilinmektedir” denilen raporda son olarak şu bilgilere yer verildi: “Öte yandan yetişkin hapishanelerindeki çocukların koğuşta mı yoksa tekli-üçlü oda tipi hücrelerde mi kaldıkları hapishane idaresine kalmıştır. Yetişkin hapishanelerinin çocuk koğuşunda tutulmaktayken hapishane idaresinin kararıyla tek başına tutulmaya başlayan çocukların ruhsal anlamda baş edemedikleri/baş etmekte zorlandıkları yapılan aktarımlar arasındadır.”

Kaynak:Gazete Duvar

Raporun tamamı: