Uluslararası Af Örgütü, suriyeli sığınmacıların Türkiye’den geri gönderilmeleri hakkında hazırladığı raporu kamuoyu ile paylaştı.
Raporun özet bölümünde şu ifadeler yer alıyor:

“Suriye’nin Halep şehrinden gelen 40 yaşındaki Ferit, 3 Temmuz 2019’da İstanbul Esenyurt’ta işten çıkarken polis onu durdurdu ve kimliğini göstermesini istedi. Polis memurları Ferit’in Şanlıurfa’da kayıtlı olduğunu gördükten sonra onu bir otobüse bindirdi ve Pendik’teki bir gözaltı merkezine götürdü. Ferit bu gözaltı merkezinde bir hafta kadar tutulduktan sonra Edirne’deki başka bir gözaltı merkezine götürüldü ve burada 18 Temmuz’da bir belgeyi imzalaması istendi. Anlatılanlara göre, Arapça çevirmen bunun sadece Ferit’e bir battaniye verildiğini doğrulayan bir belge olduğunu söyledi. Ancak Ferit belgedeki Arapça metni okuduğunda bunun Suriye’ye geri dönmek istediğini belirten bir belge olduğunu anladı ve çevirmenle tartıştı. Bunun üzerine ise çevirmenin belgeye kendi imzasını attığı ve parmak izini bastığı söyleniyor. Ferit, diğer 32 erkek ve Jandarma personeliyle birlikte büyük bir otobüse bindirildiğini, Jandarmaların yolculuk sırasında onlara vurduğunu belirtti.

Otobüs 26 saat sonra Bab El-Hava sınır kapısına ulaştı ve Ferit 20 Temmuz’da Suriye’nin kuzeybatısındaki İdlib’e giriş yaptı. Eşi ve üç çocuğu İstanbul’da kimsesiz kalmıştı, bu nedenle Ferit’in yanına geldiler. Ferit, ailesinin onun yanına gelmek dışındaki tek seçeneğinin sokaklarda dilenmek olduğunu söyledi.

Bu rapor, hiç kimsenin Suriye’ye sınır dışı edilmediğini söyleyen Türkiye yetkililerinin iddialarının aksine, 2019 ortalarında, Türkiye’nin dört bir yanında muhtemelen yüzlerce mültecinin toplandığını, gözaltına alındığını ve isteği dışında dünyanın en tehlikeli ülkelerinden birine götürüldüğünü ortaya çıkarıyor. Birçok kişi çalışırken ya da sokakta yürürken yakalandı ve İstanbul’dan sınır dışı edildi. Uluslararası Af Örgütü, on dördü Temmuz ayında olmak üzere 25 Mayıs ile 13 Eylül 2019 arasında 20 zorla geri gönderilme vakasını ayrıntılarıyla belgeledi.

Türkiye yetkilileri, bu hukuka aykırı sınır dışı uygulamalarını “gönüllü geri dönüş” adı altında maskeliyor ve yıllar içinde toplamda 315 binin üzerinde Suriyelinin kendi hür iradeleriyle Türkiye’den ayrıldığını öne sürüyor. Buna karşılık, Suriyeliler tutarlı bir şekilde “gönüllü geri dönüş” belgelerini imzalamaları için yanlış yönlendirildiklerini ya da korkutulduklarını veya darp edildiklerini söylüyor. Ayrıca bazı kişiler, sınıra götürülürken yolda Jandarma tarafından dövüldüğünü belirtiyor. Sınır dışı edilenlerin hepsi Suriye’nin kuzeybatısına (İdlib’e veya Halep’e) götürüldüklerini, 18 kişi ise Bab El-Hava sınır kapısından giriş yaptıklarını söyledi. Sınır dışı edilenlerin büyük çoğunluğu yetişkin erkeklerdi, ancak bazı aileler de sınır dışı edildi. Yalnızca ailenin geçimini sağlayan kişinin sınır dışı edildiği durumlarda bile zaman zaman aileler Türkiye’de hayatlarını sürdüremeyecek durumda kaldı ve bu nedenle daha sonra kendileri Suriye’ye gitti. Türkiye’ye tekrar giriş yapanlar (neredeyse her durumda kaçakçılara büyük tutarlarda para vererek) Geçici Koruma Kimlik Belgelerinin iptal edildiğini fark etti. Bu belgelerin avukatların yardımıyla bile yenilenmesi neredeyse imkansız olduğundan, mülteciler temel hizmetlere erişimleri olmaksızın yüksek derecede sınır dışı edilme riski altında evlerinde mahsur durumda kalıyor.”

 

TAM METİN