Temiz Hava Hakkı Platformu’nun hava kirliliğinin azaltılması, halk sağlığının korunması ve temiz hava hakkının savunulması amacıyla hazırladığı “Kara Rapor 2021: Hava Kirliliği ve Sağlık Etkileri” yayımlandı.

Temiz Hava Hakkı Platformu’nun (THHP) hava kirliliğinin azaltılması, halk sağlığının korunması ve temiz hava hakkının savunulması amacıyla hazırladığı “Kara Rapor 2021: Hava Kirliliği ve Sağlık Etkileri” 30 Eylül 2021 günü çevrimiçi bir basın toplantısı ile yayımlandı.

Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) de dâhil olduğu 16 sivil toplum kuruluşu tarafından hazırlanan ve bu yıl dördüncüsü yayımlanan rapor, “Türkiye’nin 2020 Yılı Hava Kirliliği Karnesi”, “2020 Yılı Kirletici Bazında Hava Kirliliği”, “İklim Değişikliği ve Hava Kirliliği”, “Hava Kirliliğinin Sağlık Etkileri”, “Türkiye’de ve Dünyada Hava Kirliliği Mevzuatı” isimli beş başlıktan oluşuyor.

Raporda, 2020’de Türkiye’de sadece Bitlis ve Hakkâri’de temiz hava solunduğu; 45 ilde ise hava kirliliğinin ulusal sınır değerlerini aştığı belirtiliyor. Raporda, orman yangınlarıyla iklim değişikliğine sebep olan siyah karbonun havaya salındığı açıklanırken, kirli havanın COVID-19’un vücuda girişini kolaylaştırdığı; genlere etki eden hava kirliliğinin yetişkinlerde majör depresyonu ve yaşlanmayı tetiklediğine de yer veriliyor.

Hava kirliliğinin Türkiye’nin 12 şehrinde artık tüm yıla yayılan bir sorun olduğunun altı çizilen raporda, Muş, Iğdır, İstanbul, Sinop, Malatya, Edirne, Tokat, Kayseri, Denizli, Düzce, Karabük, Ağrı ve Ankara’daki 15 istasyonda 2020 yılı boyunca yapılan ölçümlerde “yüksek hava kirliliği” gözlemlendiği açıklanıyor. Ayrıca Iğdır, Kahramanmaraş, Manisa, Ağrı ve Düzce’de hava kirliliği sorununun kronikleştiği ifade edilirken, 2020’de hava kalitesi en düşük çıkan iller ise Iğdır, Ağrı ve Muş olarak sıralanıyor.

“Kara Rapor 2021: Hava Kirliliği ve Sağlık Etkileri”ni hazırlayan THHP, hava kirliliğine yönelik alınacak önlemleri şöyle sıralıyor:

  • “Hava Kirliliği ile Mücadele Stratejisi” geliştirilmeli,
  • İller bazında Temiz Hava Eylem Planları oluşturulmalı,
  • PM2.5 ve PM10 değerleri başta olmak üzere tüm kirleticiler ülke genelinde düzenli olarak izlenmeli ve açıklanmalı,
  • Hava kirliliğinin sağlık etkilerini hesaplamayı sağlayacak ölüm sayısı gibi veriler açıklanmalı,
  • Çevre mevzuatına uyması için gerekli yatırımlarını tamamlamayan kömürlü termik santrallerin çalışmasına izin verilmemeli,
  • Endüstriyel yatırımlardan Sağlık Etki Değerlendirmesi Raporu istenmeli,
  • Hava Kirliliği Mevzuatı Dünya Sağlık Örgütü kılavuz değerleriyle uyumlu hale getirilmeli,
  • Fosil yakıt desteklerine son verilmeli ve adil geçiş planları yapılmalı,
  • Alternatif enerji kaynakları, ulaşım araçları desteklenmeli,
  • Sağlık Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı; sivil toplum kuruluşları ve emek-meslek örgütleri ile işbirliğine gitmeli, korona sonrası dönemde hava kirliliğini azaltmak için planlar yapılmalı.