“Eğitim, devletin resmi ideolojilerinin pekiştirilmesinde ve yeniden üretilerek topluma aşılanmasında en önemli araçlardan biri olarak görülmektedir. Bu nedenle toplumda var olan ve devletin karakterini de belirleyen güç ve iktidar ilişkileri dolaysız bir biçimde eğitim sistemine yansımaktadır. Eğitimin içeriği ve okul kültürüne yansıyan bu ilişkiler sadece kız ve oğlan çocuklarının eğitime erişimindeki eşitsizlikleri değil, eğitimin toplumsal cinsiyet eşitsizliği üzerindeki etkisini de barındırmaktadır.

Her gün hiçbir hukuksal zemine dayanmayan kararlar, uygulamalar, ihraçlar ve işsiz bırakmalarla insanların hayatı, emekleri, özgürlükleri, “milli güvenlik” söylemiyle örgütlenme ve ifade hakları ellerinden alınmakta, kadınların “ilk gözden çıkarılanlar” olarak yaşadıkları daha da görünmez hale gelmektedir. Kadınların en temel yaşamsal talepleri bu ağır sorunlar yumağı altında önemsiz kılınmaktadır.

Demokratik, parasız, bilimsel, anadilinde, laik, kamusal ve cinsiyet eşitlikçi eğitimin önündeki engeller artarak devam etmektedir. Cinsiyet ayrımcılığı AKP ile başlamamıştır fakat AKP’nin cinsiyet ayrımcı politikalarıyla derinleşmektedir. Eğitim kurumları da iktidarın ayrımcı politikaları nedeniyle gerçek işlevlerinden, evrensel insanlık değerlerinden uzaklaşmaktadır. Demokratik ve bilimsel olmayan bir eğitim sisteminin özgür bireyler yetiştirmesi mümkün değildir. Özgür kadın özgür toplum demektir. Eğitimin kadın özgürleşmesinde çok önemli bir unsur olduğu bilinmelidir. Kadınların çalışma hayatına, sosyal yaşama ve siyasete katılmalarında eğitime erişimin etkisi belirleyicidir.”