Mazlumder* Adil Yargılanma Açısından Sivas Davası Raporu’nu 2 Temmuz 2013 tarihinde kamuoyu ile paylaştı.  Raporun tanıtım metninde şu ifadeler yer almaktadır: “Sivas Davası, Türkiye’de, son elli yılın, üzerinde en çok konuşulan davalardan biri olmasına rağmen, “yargılama süreci” (daima) tartışma dışı bırakılmıştır. Oysa bir dava ve (özellikle) bu davada yargılanan sanıklar hakkında sağlıklı bir değerlendirmede bulunabilmenin temel koşulu, yargılamayı, bütün yönleriyle ele almaktır.

“Sivas Katliamı”nın gerçekleştiği “1993 yılı”, Türkiye’de toplumsal olayların ve faili meçhul cinayetlerin yoğunluğuyla dikkat çekmektedir. Bu olaydan sadece 3 gün sonra, (Erzincan/Kemaliye) Başbağlar köyünde gerçekleştirilen ve 33 kişinin şehit edildiği katliam, bu olayların, asla münferit vakalar olmadığını göstermektedir. 2007 yılında başlayan Ergenekon, Balyoz ve 12 Eylül 2010 tarihli referandumdan sonra açılan 12 Eylül davası, darbeye zemin hazırlamak için “bu tür eylemlerin” organize edildiğini göstermektedir. Sivas olayları öncesinde ve sonrasında yaşanan gariplikler, bu kuşkuları artırmaktadır. Devlet Denetleme Kurulu ve Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı, Sivas olaylarıyla ilgili inceleme başlatmış olup, “gerçeklerin ortaya çıkması” en büyük dileğimizdir.

Sivas olaylarının, darbeye zemin hazırlamak için organize edildiğinin tespit edilmesi halinde, bu olayları organize edenler kadar, farklı gruplar arasında çatışma yaratacak söylentilere inanan/değer veren, harekete geçen ve başkalarına zarar verenlerin de -en az- onlar kadar suçlu olduğunu peşinen kabul etmek gerekir.

Sivas olaylarının sonuçları/etkileri, sadece, bu davayla ve bu davada yargılanan sanıklarla sınırlı kalmamış, yargılananların şahsında, İslam’a inananların tamamını hedef almıştır. Böyle bir katliamı, hiçbir insan vicdanı kabul etmeyeceği için, bu davada yargılanan sanıkların en temel hakları (savunma, masumiyet karinesi, somut kanıt) ihmal edilmiş, (maalesef) görmezden gelinmiştir.

Sivas sanıkları, Ergenekon davası ve Balyoz davası sanıklarına isnad edilen “suç tipiyle” yargılanmıştır. Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs, kanaatimizce, toplumun hak ve özgürlüklerini ortadan kaldırmayı hedeflediğinden, toplumun bütün kesimlerinin, böyle bir suçun failleri olarak yargılanan sanıklara tepki göstermesi olağan karşılanmalıdır. Ancak, Sivas davasından 15 yıl sonra aynı suç isnadıyla yargılananlar, (aynı medya tarafından) çok farklı bir muameleye tabi tutulmuştur.  Soruşturma ve kovuşturma işlemlerinin, adil yargılama ilkelerine uygun olarak yürütülmesi ısrarla vurgulanmıştır. Doğru olan, darbeye teşebbüs suçundan yargılananlara gösterilen hoşgörüdür. Ancak, darbeye teşebbüs suçunun faillerine gösterilen saygının (hoşgörünün) bu davanın failleri olarak yargılananlara da gösterilmesi gerekir. Hukukun evrensel ilkeleri, Sivas sanıkları için de geçerli olmalıdır!

Bu davayla ilgili bütün bilgi ve belgeler dava dosyasında mevcut olduğuna göre, olayların üzerinden 20 yıl geçmesi, “yargılamanın doğru olup olmadığını” incelemeye mani olmaması gerekir. Tam aksine, olaylara daha objektif ve sağduyuyla bakmayı sağlayabilir. Tarihe mal olan pek çok dava yeniden ele alınmış, filmlere, bilimsel araştırmalara konu olmuştur. Eğer “doğru yargılama” yapılmışsa, bundan hepimizin memnuniyet duyması, haksızlık ve hatalar yapılmışsa, hepimizin üzüntü duyması gerekir.

Sivas Davasını, adil yargılanma hakkı açısından değerlendiren bu raporun, bu davayla ilgili “peşin hüküm” ve “yanlış algıları” ortadan kaldırmasını, tartışmanın doğru bir zeminde yapılmasına katkı sağlamasını diliyoruz.”

 

*NOT: Mazlumder içinde, 2015 yılında başlayan çatışma dönemindeki hak ihlallerinin raporlanması konusunda görüş ayrılıkları ortaya çıkmış, nihayetinde dernek, mahkeme tarafından atanan 3 kişilik kayım heyeti eliyle Olağanüstü Kongre’ye götürülmüş ve 24 şubesinin 16’sı kapatılmıştır. Kürt illerindeki 12 şubenin de içinde yer aldığı bu 16 şubenin kapatılmasıyla birlikte, çatışma döneminde hazırlanan raporların altında imzası olan üyelerin kahir ekseriyeti dernek üyeliğinden uzaklaştırılmıştır. Mazlumder’den uzaklaştırılan üyeler, çalışmalarını HAK İNİSİYATİFİ ismiyle sürdürmektedirler. Bu sebeple dönemin önemli raporları Mazlumder ve HAK İNİSİYATİFİ kategorilerinin her ikisi altında gösterilecektir.