Giriş

Türkiye’nin sosyo-ekonomik yaşamında pratikleştirilen baskıcı totaliter rejim, cezasızlık hukuku ile en çok cezaevlerinde kendisini hissettirmektedir. Dünden bugüne Türkiye cezaevleri, hak ihlallerinin en çok yaşandığı birincil alanlar olmuştur. Bunun yegâne sebebi sadece yasalar değil, vicdani olmayan Adalet, İnsancıl olmayan hukuk pratiği ve anlayışıdır. Sorunun temel çözüm yolu; evrensel hukukun kabul ettiği “insan onuruna yakışır” bir anlayışın cezaevlerinde yaşamsallaştırılmasıdır.

Bugün, Türkiye Cezaevlerinde Adalet bakanlığı verilerine göre; 24.10.2017 itibariyle 229 BİN 790 tutuklu ve hükümlü bulunmaktadır. Toplam sayısı 384 olan cezaevlerinin kapasitesi 207 bin 339’dur.

Yine Adalet Bakanlığının Haziran 2017 verilerine göre; 2 BİN 800 çocuk, 9 bin 708 kadın hükümlü ve tutuklu cezaevlerinde bulunmaktadır.

İHD hapishaneler komisyonunun hazırladığı 22 Haziran 2017 tarihli hasta mahpuslar raporuna göre 357 si ağır, toplam 1 025 hasta mahpus bulunmaktadır.

Belirtilen bu veriler de gün geçtikçe artmaktadır.

Bu korkunç tablonun ana sebebi; sosyo-ekonomik yaşamın her alanında olduğu gibi, cezaevlerinde de uygulanan Devletin güvenlikçi politikalarıdır.  20 Temmuz 2016 tarihinde yürürlüğe giren OHAL yasakları ile tüm baskı ve kabul edilemez hukuk dışılıklar, anayasa’ya ve uluslararı sözleşmelere aykırı KHK’ler ile yasallık ve meşruluk kazandırılmaya çalışılmıştır.

Metin kaynağı: ihd.org.tr