“3Uluslararası versiyonu Heinrich Böll Vakfı tarafından 2015 yılında yayımlanmış olan Kömür Atlası’nı biz de Türkiye’den makaleler ile zenginleştirerek Türkçe yayımlıyoruz.

Paris İklim Anlaşması’nın, 2015’te 21. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BİMÇİD) Taraflar Konferansı’nda kabul edilmesi ve 195 ülkenin 145’inin anlaşmayı kendi parlamentolarında onaylaması, tüm dünyada başlayan yenilenebilir ve temiz enerji kaynaklarına dönüşü hem hızlandırdı hem de güçlendirdi. Hatta taraf ülkelerden bazıları 2030, bazıları ise 2050 yılına kadar %100 yenilenebilir kaynaklarından enerji üretecekleri yeni iktisadi ve sosyal modellere geçiş yapaklarına dair niyet beyanında bulundu. Bunların başında G20 ve G7’nin amiral gemisi olan ülkeler vardı ve başta Almanya olmak üzere bu ülkeler enerjilerinin neredeyse yarısını fosil yakıtlardan elde ediyorlardı. Ancak fosil yakıtlardan enerji üretmenin ekonomik ve çevresel maliyetlerinin giderek arttığını ve bu artışın, uzun vadede iktisadi sistemleri olumsuz yönde etkileyeceğini gördüler.

G7 ülkeleri 2015’te G20 zirvesinden önce yenilenebilir enerjiye geçişi desteklediklerini açıklayarak G20 ülkelerinden de aynı şeyi yapmalarının istediler. G20 zirvesinden buna dair bir karar çıkmamış olsa da yenilenebilir enerjiye geçme eğilimi karar metinlerine yansıdı. Ardından Paris Anlaşması’nın kabul edilmesiyle birlikte ise bu önlenemez dönüşüm ve yeni bir iklim rejimi başladı.

Bu yeni iklim rejiminde, enerjiye yön veren büyük aktörlerin bile dile getirdiği üzere artık fosil yakıtlara yer yok. Zira fosil yakıtlar artık ekonomik olarak zarar anlamına geliyor. Üstelik bu dönüşümle birlikte açılan birçok yeni pazarda, dönüşümü başlatan öncüler pastadan pay kapma yarışındalar. Dolayısıyla bu dönüşümün gerisinde kalmak hiç bir BİMÇİDS tarafı ülkenin arzu ettiği bir politika değil.

Fakat G20 ülkelerinin arasında henüz Paris Anlaşması’nı parlamentolarından geçirmeyen Rusya ve Türkiye de bulunuyor. Küresel iklim değişikliğini reddeden Donald Trump’ın ABD başkanı seçilerek pek çok fosil yakıt şirketinin yöneticisinden oluşan bir kabine kurması, Paris Anlaşması’yla ivme kazanan küresel dönüşümü sekteye uğratmış gibi görünse de aslında kabine, yenilenebilir temiz enerjiye dönüşümün yeni iktisadi sistemini tamamen göz ardı etmiyor.

Peki, fosil yakıt şirketlerinin yönetiminde olduğu ülkeler dahi bu dönüşümden kopmamışken Türkiye’deki durum nasıldır? Türkiye’deki enerji üretiminde kömürün yeri nedir? Kömürün Türkiye’deki iktisadi düzen içinde maliyeti kaç liradır? Kömürün çevresel ve halk sağlığı açısından maliyeti nedir? Kömür yerli enerji kaynağı olarak gerçekten kârlı mıdır? Temiz teknolojiler ile kömürden enerji elde etmek mümkün müdür? Kömürün olmadığı yeni iktisadi ve sosyal düzen Türkiye için mümkün müdür? Türkiye’nin yenilenebilir enerjiye dönüşüm potansiyeli nedir ve bu nasıl gerçekleşebilir? Tüm bu soruların ve daha fazlasının cevabını Kömür Atlas’ında bulabilirsiniz. Kömür Atlas’ında Türkiye’nin kömür gerçeğini, neden kömürden vazgeçilmesi gerektiğini ve bunun yollarını değerli katkılarla birlikte gözler önünse sermeye çalıştık.

Halihazırdaki iktisadi düzen içinde kömür sektörlerinde şirketleşmenin gerçekleşmesi ve yönetişim aşamalarına etki etmesi, bu sebeple şeffaflık ve hesap verilebilirliğin nasıl gölgelendiğini anlatmak için çaba sarf ettik. Yönetişim sistemlerindeki şeffaf olmayan politikaların bir sonucu olarak kömür için sağlanan son derece tartışmalı kömür teşviklerinin iktisadi sistemi nasıl etkilediğine yer verdik. Türkiye için yerli kömürün karlılığı ve “temiz kömür teknolojisinin” uygulanabilir olup olmadığı tartışmasını da yer verdik. Halk sağlığı bakımından kömür konusunu ele almaya çalıştık. Türkiye’nin enerji dönüşümü potansiyeline ait rakamlar ve karşılaştırmalar da atlasta mevcut.

Türkiye’nin kömür gerçeği çok katmanlı ve emekten hukuka, halk sağlığından iş güvenliğine ve hatta yönetişime kadar çok yönlü değerlendirilmesi gereken bir başlık. Kömür Atlası’nı dikkatinize sunarken Zonguldak’ta, Soma’da, Karaman’da, Şırnak’ta ve tüm Türkiye’deki kömür felaketlerinde yitirdiklerimizi saygı ile anıyoruz.”