Hrant Dink Vakfı’nın Türkiye Yazılı Basınında Çocukların Temsili Raporu yayımlandı. Rapora göre Türkiye’de yazılı basında çocuklarla ilgili hangi konularda haberler ve köşe yazıları üretildiği ve bu metinlerin nasıl sunulduğu incelendi.

2018 yılı Haziran ayı boyunca Birgün, Cumhuriyet, Hürriyet, Karar, Ortadoğu, Sabah, Sözcü ve Yeni Şafak gazetelerinde yer alan ve “çocuk” kelimesini içeren 2459 haber metni ve köşe yazısı incelendi. “Çocuklarla ilgili hangi konularda içerik üretildiği” ve “üretilen içeriğin nasıl aktarıldığı”nI temel alan metinler, incelemeye tabi tutuldu.

Çocuk hakları alanında çalışan Ezgi Koman ve Şeyma Özkan’ın araştırma raporunda çocukların yazılı basında temsil edilme biçimlerine dair analizin özetlendiği ve çocuk haklarına saygılı bir medya için önerilerin sunulduğu sonuç bölümüyle noktalanıyor.

“Trajik sunumlar”

Raporun sonuç kısmında özetle şu ifadelere yer verildi:

“Yazılı basında, çocuklar, faili ya da etkileneni oldukları şiddet içerikli haberlerde yer aldıklarında, konu edilen olayla ilişkilenişleri trajik sunumlarla vurgulanıyor.

“İçinde bulundukları durum ya da ilişkiler ağı nedeniyle risk ya da tehlike altında oldukları kabul edilen çocuklar hakkındaki haberlerde ise durumun dramatik boyutlarının ön plana çıkarıldığı, riski ya da tehlikeyi oluşturan toplumsal koşullardan ziyade, trajik öğelerin vurgulandığı görülüyor.

“Kalıp yargılar yer alıyor”

“Yazılı basında, ayrıca, çocukların yaş, cinsiyet, etnik ya da ulusal kimliği gibi özellikleri hakkında kalıp yargılar üretilmesine neden olabilecek şekilde, kişisel mahremiyetlerinin ihlal edildiği metinlerle sıklıkla karşılaşılıyor.

“Çocukların ‘tehlike’ ya da ‘risk’ altında oldukları gerçeği, ‘tehlike’ oluşturdukları algısıyla iç içe geçebiliyor; çocukların içinde bulundukları hak ihlalleri düğümü görmezden gelinerek yeni ihlallere zemin oluşturabiliyor.

“Eğitim, sağlık, spor, kültür ve sanat, çocuklarla ilgili önemli haber alanları teşkil ediyorlar. Bu konular etrafında üretilen haberler, çocukların ‘gelişmekte olan’, ‘eksik bireyler’ olduğu yönündeki toplumsal kabullere de uygun şekilde, çocukları ‘öğrencilik’, ‘gelişme çağındaki genç beden’ gibi temsillerle sunuyor.

“Medyanın çocuklarla ilişkisi kısıtlı”

“Yazılı basında çocukların temsil ve ifade alanı ne yazık ki son derece dar. Çocuklarla ilgili haberler ve köşe yazılarının niceliği ve niteliği düşünüldüğünde, medyanın yazarı ya da okuru olarak çocukların gazetelerin hedef kitlesi içinde görülmediği söylenebilir.

“Yazılı basının çocuklarla ilişkisindeki bu kısıtlılığın yansımaları, medyanın geleneksel ve dijital tüm araçlarında görülüyor.

“Çocuk haklarına saygı göstermeyen, ayrımcılık yapan, çocukları nesneleştirerek kullanan, özel hayatlarına saygı duymadan kişisel bilgilerini rahatlıkla yayan, seslerine yer vermeyen, onları hak ve özgürlük sahibi bireyler değil, sadece korunmaya muhtaç, güçsüz varlıklar olarak gösteren medya Türkiye’nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi (BM ÇHS)’yi ihlal etmiş oluyor.

Rehber ilkeler

“Pek çok dile çevrilen ‘BBC Yayın İlkeleri’, bu alanda dünyanın her yerindeki gazeteciler için etik bir rehber niteliği taşıyor. UNICEF ise çocuklarla ilgili, yaşlarına uygun ve hassas bir şekilde haber yapılması konusunda yardımcı olabilecek rehber ilkeler sunuyor.

“Dünyanın pek çok yerinden yüzlerce sivil toplum örgütünün oluşturduğu Çocuk Hakları Bilgi Ağı tarafından yayımlanan Çocuklarla İlgili Haber Yaparken Başvurulacak Etik İlkeleri de bu alanda anılması gereken çalışmalardan biri.

“Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, British Council ve BBC’nin ortaklaşa hazırladığı Medyada Çeşitlilik Kılavuzu ise çocuk haklarını gözeten bir ilkeler rehberi olarak öne çıkıyor.

“Sömürmeyen ve saygı gösteren bir medya”

“‘Çocuğa saygılı medya’ ile kastımız, çocuğu koruyan, onu gerçek sorunları ve potansiyelleriyle görünür kılan, fiziksel ya da duygusal olarak incitmeyen, sömürmeyen bir medyanın yanı sıra onların düşüncelerine ve seslerine yer verip saygı gösteren bir medya.

“Çocuğa saygılı bir medyanın hepimiz için bir yükümlülük olduğunu kabul etmek ve mikrofonu, fotoğraf makinasını, kayıt cihazını çocuklara çevirmek ya da bizzat kullanmaları için onlara vermek gerekiyor.

Medyada Nefret Söyleminin İzlenmesi projesi hakkında

Hrant Dink Vakfı tarafından 2009 yılından bu yana yürütülmekte olan “Medyada Nefret Söyleminin İzlenmesi” çalışması, Türkiye’de ırkçılık ve ayrımcılıkla mücadeleye katkı sağlamayı amaçlıyor. Çalışma, medyanın sivil denetiminin önemini gözeterek ırkçılık, ayrımcılık ve ötekileştirmenin tekrar tekrar üretilmesinin en önemli araçlarından biri olan medyada insan hakları ve farklılıklara saygının güçlendirilmesini, belli kimlik özellikleri üzerinden hedef alınan kişi veya gruplara yönelik ayrımcı dil ve nefret söylemine dikkat çekmeyi ve bu konuda farkındalık yaratmayı hedefliyor.

Haber Kaynağı: Bianet

Raporun tamamı :