TBMM İnsan Hakları Komisyonu Üyesi ve HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun, gözaltındaki Dışişleri Bakanlığı eski çalışanlarının işkenceye maruz kaldığı iddialarını soru önergesi vererek Meclis gündemine taşımasının ardından Ankara Barosu da işkence iddialarına dair bir rapor paylaştı.

Raporda,“Görüşülen altı kişinin tamamı ‘mülakat’ adı altında görüşmelere götürüldüklerini, burada itirafçı olmaya zorlandıklarını, tehdit ve hakaretlere maruz kaldıklarını ifade etmişlerdir. Görüşülen altı kişinin tamamı birden fazla defa mülakata çıkarıldıklarını, mülakatta kendilerine psikolojik baskı uygulandığını, mülakatı gerçekleştiren kişileri görseler teşhis edebileceklerini ifade etmişlerdir” deniliyor.

Eski Dışişleri Bakanlığı personeline yönelik gerçekleştirilen FETÖ operasyonunda gözaltına alınan 105 kişinin avukatlarının Ankara Barosu’na kötü muamele şikayeti başvurusu sonrası Avukat Hakları Merkezi, Cezaevi Kurulu ve İnsan Hakları Merkezi avukatları, Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlar Soruşturma Bürosu’nda 27 Mayıs 2019 günü görüşme ve incelemelerde bulundu.

Ankara Barosu’nun raporunda, kötü muamele ve işkence iddialarına ilişkin tespitler şöyle:

“Görüşülen altı kişiden beşi mülakatlar haricinde işkenceye ve kötü muameleye maruz kaldığını ifade etmiştir. Görüşme yapılan bir kişi bizzat işkence ve kötü muameleye maruz kalmadığını, ancak aynı koğuşta kaldığı kişilerden ve Sulh Ceza Hakimliği’ne gözaltı süre uzatım işlemleri sırasında toplu olarak görüldüklerinde orada bulunan diğer kişilerden işkence ve kötü muamele iddialarını duyduğunu ifade etmiştir. Bu kişinin duyum üzerine anlatımları kötü muamele ve işkenceye maruz kalan kişilerin anlatımları ile uyumludur. Yine bu kişinin işkence ve kötü muameleye maruz kaldığını duyduğunu beyan ettiği isimler ile işkenceye ve kötü muameleye maruz kaldığını beyan eden kişilerin isimleri arasında farklılık gözlemlenmemiştir.

İşkence ve kötü muameleye maruz kaldığı ifade eden beş kişinin ortak anlatımlarına göre; bu kişiler (bir kişi cumartesi gecesi, bir kişi cumartesiyi pazara bağlayan gece, üç kişi ise pazar gecesi) gözaltındaki tutuldukları koğuşlardan çıkarıldıklarını, Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlar Soruşturma Bürosu’nun giriş katında bulunan bölümü getirildiklerini (bir kişi bu yere kelepçesiz getirildiğini, dört kişi ise ters kelepçeli olarak getirildiğini ifade etmiştir), büronun girişindeki dar koridorda kapısında ‘girilmez’ yazılı kapıdan içeri sokulduklarını, buradan karanlık bir odaya sokulduklarını, karanlık odaya bırakan kişilerin çıktıklarını, karanlık odada yüzlerini karanlık sebebiyle göremedikleri kişilerin, kendilerini önce duvara yasladıklarını, gözlerini bağladıklarını (ters kelepçe takılmayan kişi bu odada ilk olarak kendisine ters kelepçe takıldığını ifade etmiştir) sonrasında diz çöktürdüklerini, bir süre süründürdüklerini, jop ile kafalarına vurulduğunu, konuşmazlarsa jopu makatlarına sokulmakla tehdit edildiklerini, karanlık odadaki kişilerin jopu vücutlarında gezdirdiklerini ifade etmişlerdir.

İşkence ve kötü muameleye maruz kaldığını ifade eden beş kişiye karanlık odada kendilerine işkence ve kötü muamele uygulayan kişilerin seslerini Mali Suçlar Soruşturma Bürosu’nda yüzünü gördükleri ve sesini duydukları kişilerden herhangi biri olup olmadığı sorulmuş, farklı kişiler olduklarını ifade etmişlerdir. Kendilerini tanıtıcı bir ifade kullanıp kullanmadıkları sorulduğunda dört kişi bu yönde bir ifade kullanılmadığını, bir kişi ise ‘Biz dışarıdan geldik, profesyonel bir ekibiz’ diye söylemde bulunduklarını ifade etmiştir.

İşkence ve kötü muameleye maruz kaldığını ifade eden beş kişi günlük doktor muayenesi sırasında yanlarında bir kolluk görevlisinin bulunduğunu, can güvenliklerinden duydukları korku ve kaygı sebebiyle yaşadıkları doktora anlatamadıklarını ifade etmiştir.

İşkence ve kötü muameleye maruz kaldığını ifade eden bir kişi ikinci aşama olarak ifade edilen işkence ve kötü muamele durumu öncesinde odada bulunan bir kişinin kendisine evli olup olmadığını sorduğunu, evli olduğunu söylemesi üzerine ‘Bak bir daha karınla yatamazsın, geceleri kalkıp ağlarsın’ dediğini ifade etmiştir.

İşkence ve kötü muameleye maruz kaldığını ifade eden bir kişi süründürme esnasında dizlerinde morluklar oluştuğunu (morluklar giden komisyon tarafından bizzat görülmüş ve fotoğraflanmıştır), işkencenin son bulmasını müteakip gündüz gerçekleşen ilk doktor muayenesinde bunu doktora ifade ettiğini, doktorun kendisine sözlü olarak morluk diye rapora yazdığını beyan etmesinin ardından, doktor muayenesi sırasında bulunan kadın polis memurunun panikleyerek cep telefonunu eline aldığını ve birilerine bir şeyler yazdığını, sonrasında kendisinin odadan çıkarıldığını ve raporun tanzim edilmiş halinin kendisine gösterilmediğini, devamında gözaltı süre uzatım işlemleri için Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edildiklerini, gözaltı uzatım kararının ardından götürüldükleri muayenede aynı doktorun ‘Darp-cebir izi yoktur’ diye rapor yazdığını, diğer raporun akıbeti konusunda bilgisi olmadığını ifade etmiştir.

İşkence ve kötü muameleye maruz kaldığını ifade eden bir kişi işkence ve kötü muameleye başlanmadan önce kendisine ‘Burada jop sokuyoruz, bunları duymuşsundur, hepsi doğru’ denildiğini ve devamında yukarıda anlatılan işkence ve kötü muamele işlemlerine maruz kaldığını ifade etmiştir.

İşkence ve kötü muameleye maruz kaldığını ifade eden bir kişi, yaşadıklarının ardından kaldığı koğuşa döndüğünde arkadaşlarına bir şey söyleyemediğini, sadece ‘İşkence var’ diyebildiğini, sonrasında uyuduğunu, uyandığında tuvalete gitmek istediğini, tuvalete giderken bayıldığını, 112 sağlık ekiplerinin geldiğini, tansiyonuna bakıldığını ve sonrasında gelen ekiplerin gittiğini, yaşananların ardından sabah olduğunda da baygınlık geçirdiğini, 48 saattir uyuyamadığını ifade etmiştir.

“Anlatımlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde, kişilerin darp, cebir izi bırakılmayacak şekilde işkence ve kötü muameleye maruz kaldıklarını doğrulamaktadır”

Görüşme öncesi Mali Suçlar Soruşturma Bürosu yetkililerine baromuz merkez ve kurullarından görevli olarak giden meslektaşlarımız görüşme yapmak istediklerini kişilerin isimlerini bildirdiklerinde bu kişilerden üçünün etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istedikleri için ifadelerinin alındıkları ve salıverildikleri bildirilmiştir. Bu kişilerin dosyaları incelenmiş, dosyalarında rapor edilmiş, bir işkence ve kötü muamele bulgusuna rastlanmamıştır. Aynı şekilde görüşme yapılan ve yukarıdaki tespitlere konu kişilerin raporları da incelenmiş ve herhangi bir darp ve cebir izine rastlanmadığını rapor edilmiştir. Tespite konu görüşmelerin yapıldığı kişiler etkin pişmanlıktan faydalanarak salıverilen üç kişinin de ismini vererek onlarında da kendileri gibi işkence ve kötü muameleye maruz kaldıklarını mülakatlara giden kişilerden ve gözaltı süre uzatım kararı için adliyeye sevk edildiklerinde Sulh Ceza Hakimliği’nde karşılaştıkları diğer kişilerden duyduklarını ifade etmiştir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve diğer uluslararası sözleşmelerde de yazılı olduğu üzere doktor raporunun varlığı tek başına işkence ve kötü muamele yaşanmadığının göstergesi değildir. Yukarıda tespitlere konu anlatımlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; kişiler kolluk görevlisi nezaretinde doktor muayenesine hukuka aykırı bir şekilde çıkarılmıştır. Dinlenen kişilerin anlatımları birbirleri ile çelişmemekte, aksine uyum göstermektedir. Anlatımlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde, kişilerin darp, cebir izi bırakılmayacak şekilde işkence ve kötü muameleye maruz kaldıklarını doğrulamaktadır.”

Kişilerin maddi ve manevi varlığına saldırıda bulunan kişilerin tespit edilerek cezalandırılması gerekmektedir”

Ankara Barosu raporun son kısmında ilgili personelin cezalandırılması gerektiğini belirtti: “Türk Ceza Kanunumuz’da işkence suçu cezai müeyyideye sahiptir. Bu açıdan yukarıdaki tespitler de dikkate alınarak ilgililer hakkında derhal soruşturma başlatılmalı ve işkence suçuna göz yuman ve işkence suçunu işleyen kişiler başta olmak üzere kişilerin maddi ve manevi varlığına saldırıda bulunan kişilerin tespit edilerek cezalandırılması gerekmektedir.”

Kaynak: MedyascopeTV